İzleyiciler

Cumartesi, Ocak 07, 2006

Özlem

Annemin sevgiyle dolu bakışlarını, pazarları ev halkı ile sabah kahvaltısını ve Uğur'un masaya pati atmasını; Bursa'nın tanıdık kokusunu, anneannemin kalabalıktaki neşesini; dedemin önüne çay geldiğindeki keyfini; kardeşimin cıvıldak hallerini, bazen beni sinir etmesini, çocukluğumuzdan beri hep aynı yatakta uyumamızı; Can'ım ile sabaha kadar muhabbeti ve bayram seyranda herkesin neşesine neşe katmasını, ortanca teyzemin "aşk hayatın nasıl gidiyor" diye sormasını ve ardından ona bir sürü dert yanmayı, babamın sabahaları karga sesiyle şarkı söylemesini, Mudanya'da balık yemeyi ve bazen babamında neşesi tutup birer birada size alıyım demesini(çocuklara yani;)); Ahmet Vefik Paşa Tiyatrosu'nu, Ailece tatile gitmeyi, Karagöz'e kadar yürüyüp geri dönmeyi, annemle yaşadığımız alışverişte aşırıya kaçma pişmanlığımızı, birinin bana yemek pişirmesini, annemin temizlik yaparken herkesi evden kovmasını, İstanbul'daki yedi tane canı ve o canlara can katanları, Beyoğlu'nu, Feribotta kuşlara simit atmayı, tüm yaz tatillerini, ilkokul öğretmenimi özleyip dururken yıllardır şimdi düşündümde; dekanlıktaki ders kırdığımız günleri, hiçbir sebep yokken gece dörtte yatıp sabah derslerini kaçırmamızı ve sınav zamanları ikide uyuyup kalmamızı, kimse karışmadan istediğim yere gitmemi, istediğim saatte dönmemi, herkesin birine aşık olup ağlaşmasını, abuk subuk gezilere bile katılmamızı, günler boyunca gezip sınav günü çalışma şevkimizin gelmesini, bu evi, daima mutlaka birine aşık olmamı ve mutlaka imkansız aşkları seçmemi(imkansız değilse bile imkansız hale getiririm:)), fenerde sürü halinde yürümemizi,bulaşıkları biriktirmeyi, gecenin onbirinde elektiriklerim kesilince telefonumun da şarjı bitince kapının önüne kadar pijamalarıyla gelmiş dostları, ikidebir parti vermemizi, saçma sapan şeylere üzülmemizi, öğrenci dostu makarnadan nefret edişimizi, sınav günü birlikte çalışırken sapıtmamızı, aramızda yalnızca bizim anlayacağımız sözler bulunmasını, bir günde yüz resim çekmemizi, birinci derslere uyku ve aradan sonraki derslere çay yüzünden daima geç kalmamızı, burada tanıdıklarımı, tüm gülümsemeleri, bir çikolatayı on kişinin paylaşmasını, son sınıfa kadar herşeyi hafife almamızı, kızların evini taşırken o tavuk kokan kamyonun arkasında nasıl sıkıştığımızı(Allah'tan o zaman kuş gribi yoktu:)) , hayatı yaşayarak öğrenmeyi, cesaretimizi, endişelerimizi, gençliğimin en havai günlerini de çok özleyeceğim ben!
Şimdi de Serpin'i özleyeceğim. Nerede olursam olayım hep bir tarafım eksik kalıyor, aşklarım da hep özlem
üzerine. Nedir bu hayatımdaki özlem faktörü ? Kim bu özlem, nerden geliyor daima içime? Çık hayatımdan artık Özlem:)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

yorumlar